Antalya ili Konyaaltı ilçesi sınırları içerisinde bulunan Kisle Çukuru Manastırı, 12. yüzyılda Bizans İmparatorluk Çağında yaptırılmış Orta Çağ Dönemine ait bir Manastır yapı kompleksidir. Bey Dağları’nda yer alan yapı gurubu deniz seviyesinden yaklaşık 300 m. yükseklikte olup Neapolis Antik Kenti’nin 2 km. güneybatısında, Antalya’nın ise 18 km. kuzeybatısında konumlanmaktadır. Kisle Çukuru Manastırı, Anadolu’nun korunmuş en iyi Manastırlarından bir tanesidir. Bizans Dönemindeki adı bilinmeyen Manastır kalıntılarının bulunduğu mevkii yerel olarak Kisle Çukuru olarak tanımlandığı için Kisle Çukuru Manastırı adını almış olup yöre halkı tarafından Doyran Manastırı adıyla da anılmaktadır. Manastır kompleksi ilk olarak 1922 yılında V. Viale tarafından ziyaret edilmiş, 1990’lı yılların sonunda Prof. Dr. Nevzat Çevik başkanlığındaki ekip tarafından Trebenna ve Çevresi Yüzey Araştırması Projesi kapsamında incelenmiştir. 1999 yılında Prof. Dr. Engin Akyürek başkanlığındaki ekip tarafından detaylı araştırmaları yapılan Kisle Çukuru Manastırı, Doç. Dr. Ayça Tiryaki tarafından Bilim dünyasına kazandırılmıştır.
Manastır, Kisle Çukuru mevkii üzerinde üç tarafı dik yamaçlardan oluşan küçük bir tepenin üzerinde konumlandırılmıştır. Bizans Manastırlarının genel planına uygun olarak, kompleksi oluşturan binalar duvarla çevrili bir iç avlu etrafında düzenlenmiş, bu avlunun merkezinde Kilise bulunmaktadır. Yemekhane, keşiş hücreleri, tuvaletler, erzak deposu, sarnıç, mezar şapeli gibi binalar avlunun etrafında, çevre duvarına bitişik olarak dizilmişlerdir. Manastır kompleksini çevreleyen duvar, üzerinde olduğu tepenin topografyasına göre şekillenmiştir.
Manastır sınırları dışında Manastır’ın yaklaşık 45 m. kuzeydoğusunda L şekline sahip dikdörtgen planlı bir Mezar Şapeli bulunmaktadır. Arazi şartları eğimli olduğundan teraslama işlemi yapılarak Şapel teras üzerine oturtulmuştur. Şapel, 4.20X3.35 m. boyutlarında dikdörtgen planlı bir mekândır. 1.35 m. genişliğinde dışa taşkın, yarım yuvarlak bir apsisle sonlanan Şapel’in üstü tonoz şeklinde moloz taşla örülmüştür. Kubbeyle örtülmüş giriş mekânından hem kuzeydoğuda yer alan Şapele, hem de güneydoğudaki mezar odasına geçilmektedir. L planının kollarını oluşturan bu uzunlamasına mekânlar tetrapylon benzeri kubbeli mekâna açılmaktadır. Mezar Şapeli yanından Manastır’a su taşıyan Su Kemeri yapısı günümüze ulaşamamıştır. Su Kemeri’ne ait kalıntılar Şapel’in yanında seçilebilmektedir.
Manastır’ın ana girişi, kompleksin kuzey tarafından sağlanmaktadır. Ana girişi yıkık durumda olan Manastırın günümüzde görülen kapısına ait iki kenarı ve açıklığın iki yanındaki duvarları çevre duvarına aittir. Manastırın su ihtiyacı Su Yolu dışında Sarnıçlar ile karşılanmıştır. Manastır çevresinde bulunan Su Sarnıcı molozların altında seçilebilmektedir. Kuzey çevre duvarının batı bölümü iyi durumda günümüze ulaşan Manastır’da girişin kuzey köşesinden kompleksin kuzeybatı köşesine kadar uzanan yaklaşık 20 m. uzunluğundaki duvarı ayakta durmaktadır. Güney duvarı oldukça iyi durumda bulunan Manastırın doğusunda çevre duvarı olarak kullanılmış güneydoğu ucundaki doğu duvarı kısmen ayakta kalmıştır. Manastırın doğu cephesinde, güney cephesinde olduğu gibi ahşap hatılların kat seviyelerinde kullanılmış oldukları görülmektedir. Kilise duvarında kullanılan ahşap hatıl kalıntısı günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır.
Manastır komplesinin merkezinde Kilise bulunmaktadır. Merkezde konumlanan Kilise oldukça iyi korunmuş durumdadır. Kilise dikdörtgen bir naos, dıştan daire biçimli bir apsis ve batısında da naostan daha dar bir narteksten oluşmaktadır. Kilisenin duvarları narteks dahil çatı hizasına kadar ayaktadır. Kilise’nin 2.13 m. genişliğinde dışa taşkın, yarım yuvarlak bir apsisi vardır. Apsis derinliği 1.42 m.’dir. Apsisin orta bölümü yaklaşık 1.60 m.’ye kadar yıkılmıştır. Yan duvarları ise yaklaşık 5 m.’ye kadar ayaktadır. Apsisin doğu duvarında iki yanında dışardan düz, içerden yarım yuvarlak birer niş yer alır. Yan apsis niteliğindeki bu iki nişin genişlikleri 0.72 m.’dir. Güneydeki nişin bulunduğu duvar yaklaşık 5 m.’ye kadar ayakta kalmıştır. Apsisin iki yanında yer alan düz duvarlarda mazgal pencereler bulunmaktadır. Güneyde bulunan pencere günümüze ulaşmış iken kuzeydeki pencere yıkık durumdadır. Güneydeki mazgal açıklık, yaklaşık 2 m. yükseklikte yapılmış olup boyu 1.30 m.’dir. Cephedeki kemer izlerinden bu pencerenin de apsisteki nişler gibi iç içe geçmiş iki kemerle yapılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Erzak Deposu, Manastır kompleksinin kuzeybatı ucunda dikdörtgen planlı bir yapı olarak Manastır ana girişinin tam karşısında yer alır. Mekân büyük bir beşik tonozla örtülüdür. Tonozun her iki yanından kuzey ve güney duvarları yükselmekte, bu da mekân üzerinde bir üst katın daha olduğunu göstermektedir. Manastırın Yemekhane ve Mutfak yerleşimi birbirine bitişik şekilde güneydoğuda Manastırın girişinde konumlandırılmıştır. Dikdörtgen planlı Yemekhane’nin batısında kubbeli bir Mutfak yapısı göze çarpmaktadır.
Yemekhane binasının Manastır kompleksi içerisindeki konumu, Yemekhanenin Kiliseden sonra en önemli yapı olduğunu göstermektedir. Yemekhane’nin kuzey-güney doğrultusunda uzanan duvarları oldukça iyi korunmuş durumdadır. Kilise ile aynı duvar yapısına sahip Yemekhane binasının dış cephelerinde kat döşemelerinin hizasında ahşap hatıllar kullanılmıştır. Ahşap hatıllara ait izler, yapının bütün cephelerini kat hizalarına kadar dolaşmaktadır. Anadolu’da nadir görülen bazı özelliklere sahip Yemekhane binası, birçok örneğinin aksine iki katlı inşa edilmiş olup diğer Bizans Yemekhanelerinde görülen apsis kısmı bu yapıda kullanılmamıştır.
Kisle Çukuru Manastırının su ihtiyacı kapalı künk sistemi ve Su Kemeri yoluyla kuzeyde yükselen Avlan Dağı’nın eteklerinden karşılanmıştır. Mezar Şapeli yakınlarından geçen dere yatağı izlendiğinde dere üzerinde Mezar Şapeline doğru ilerleyen ve kısmen korunmuş künk sistemi kalıntısı bulunmaktadır. Kapaklı künk sistemiyle getirilen tazyikli su, Mezar Şapeli yanından Manastır kompleksine Su Kemeri ile iletilmiş olup su kulesi yoluyla Manastıra taksim edilmiştir.
Manastır kompleksi içinde yapılan araştırmalarda 13. yüzyıla ait Selçuklu Dönemine ait üç adet çini yazısı bulunmuştur. İç mekânda kullanılan yeşil renkli yıldız motifli çinilerden ve sivri kemer mimarisinden yola çıkılarak Selçukluların Manastırı Av Köşkü olarak kullandığını göstermektedir. Kisle Çukuru Manastırı, M.S. 11-12. yüzyılları sırasında terk edilerek burada yaşayan halkın Adalya (Antalya)’ya göç ettiği düşünülmektedir.
Adres:
Doyran, Konyaaltı/Antalya
Koordinatlar:
36.91482, 30.51415
Ziyaret Tarihi:
03 Şubat 2019 – 01 Mayıs 2022
Kaynaklar:
Kisle Çukuru Manastırı ile ilgili bilgiler ve plan çizimleri Doç. Dr. Ayça Tiryaki’nin Antalya’da 12. Yüzyıla Ait Bir Bizans Manastırı isimli makalesinden alınmıştır.
Fotoğraflar:
Manastır ve Neapolis yolu üzerinde bulunan BATAB levhası.
Manastır yolu üzerinde sol yamaçta kaçak kazılar sonucunda ortaya çıkmış niş kalıntısı.
Kisle Çukuru Mevkii üzerinden Manastırın genel görünümü.
Kisle Çukuru Mevkii yakınlarında bulunan Çiftlik yerleşimi kalıntıları.
Manastır kompleksi dışında konumlanan Mezar Şapeli.
Kisle Çukuru Manastırı genel planı. (Prof. Dr. Engin Akyürek)
Kisle Çukuru Manastırının 12. yüzyıl restitüsyon çizimi. (Fulya Okatan)
Kisle Çukuru Manastırının günümüze ulaşan çevre duvarları.
Kisle Çukuru Manastırı Yemekhane ve Mutfak yapıları.
Selçuklu Döneminde Av Köşkü olarak kullanılan Kisle Çukuru Manastırında bulunan sivri kemer yapıları.
Kilise.
Kilise duvarında bulunan ve günümüze ulaşan hatıl kalıntısı.
Kilise apsisi.
Apsis detay.
Kilise apsisinin dışarıdan görünümü.
Apsis pencere detayı.
Selçuklu Av Köşküne ait yapılar.
Yemekhane yapısına ait duvarlar.
Mutfak yapısı.
Yemekhane binasının güneydoğudan görünümü.
Kisle Çukuru Manastırına su taşıyan künk kalıntıları.